Güncelleme Tarihi:
Bilgili, “Yaptığımız soruşturmanın hepsi yasalara uygun, bunlara itirazı olan varsa belgeleri ortada, açar bakar görür. Usulsüz hiçbir şey yok. Bu soruşturma da Emniyet’in bir fezlekesi veya araması yok, sahte CD yok, sahte gizli tanık yok, sahte evrak yok, kimse bir şey diyor mu soruşturmaya? Tekrar söylüyorum, o günkü kararımın altına imzamı yine atarım. Korkacağımız veya gizleyeceğimiz bir şey yok” dedi, özetle şunları söyledi:
POLİS İHBAR TUTANAĞI İLE GELDİ
“Olay günü, 155 İmdat Hattı’na Bülent Arınç’a yönelik bir suikast yapılacağını ve iki aracın plakalarının verildiği ihbarı gelmiş. Haftasonu idi polis ‘ihbar tutanağı’ ile bana geldi. Araştırılması için talimat verdim. Keçiören’de bir telefon kulübesi çıktı. Sonra polis, bahse konu şüphelileri ve araçları buldu. Araçların kontrolü sırasında kişiler, subay olduklarını söyleyince, polise ‘Müdahale etmeyin’ dedim. Tutanak tutuldu ve Merkez Komutanlığı’nı haberdar ettik. Askerler geldi, bu süreçten sonra olayın yüzde 90’ında polis yoktu zaten. Sadece ilk arama ve yakalamayı polis askerle birlikte yaptı o kadar. Telefon ihbarı ile ilgili polis, sahte tutanak tutsa ortaya çıkar.
ASKERLER KOPYALAYIP VERDİ
Yapılan tüm aramalar, Kozmik Oda dahil yasa gereği askerler nezaretinde yapıldı. Şüphelilerin evleri dahil, askeri savcılık, merkez komutanlığı görevlileri ve askeri bilişimciler ile avukatları nezaretinde yapıldı. Bizim el koyduğumuz bilgisayar imajları başta olmak üzere her belgenin sureti müşteki ve Genelkurmay yetkililerine verildi. Soruşturma safhasında, Genelkurmay Seferberlik Başkanlığı’nda yapılan aramalarda, benimle birlikte toplam 5 savcı, 3 general, merkez komutanlığı görevlileri, askeri savcılık, askeri bilirkişiler vardı. Askerler bizden daha çoktu. Böyle bir ortamda ne yapabilirsiniz? En önemlisi de verileri askeri yüzbaşı, asteğmen ve iki astsubaydan oluşan bilişim ekibi kopyalayıp bize teslim etti.
Takipsizlik kararı verir miydim, vermez miydim, ona bir şey diyemem. Mahkemeye 8 subaydan 3’ü hakkında tutuklama talebinde bulunmuştum. İki sayfadan oluşan delil sıraladım, sevk kararında tek tek yazdım, açıp herkes okuyabilir, bildiğim bir şey olmasa niye o kararı yazayım. Bu kararı hâkim de görüyor avukatları da görüyor. Benim takdirim böyleydi. Takipsizlik kararı Savcı Bey’in takdiridir. Bir de şu var; ‘kozmik kumpas filan’ çıkardılar ortaya. O zaman merkez komutanlığı, askeri hâkim, askeri savcı, askeri bilişimciler, askeri amirler, merkez komutanlığı ve ayrıca 5 savcı mı kumpas kurdu şimdi?”
SAVCI BİLMİYORSA BİLEMEM
Takipsizlik kararında yer alan, “16 Mart 2013 tarihinde soruşturma savcısına teslim edilen ve içerisinde devlet sırrı niteliğinde bilgiler olduğu kabul edilen harddisk’in bilirkişilere teslimi sırasında tekrar imajlarının alınması ile ilgi ve bu imaj alma işleminin kimler tarafından yapıldığı ile ilgili dosya içerisinde herhangi bir tutanak bulunmadığı anlaşılmıştır” tespiti üzerine ise Bilgili şunları söyledi:
m “Bakın böyle önemli soruşturmalarda bilirkişiye harddisk’in bir kopyası verilir. Bahse konu olay 2013 yılı. O zaman Paralel marelel mi vardı? Savcı olarak bilirkişiye odamda bizzat kopyalayıp ben kendi ellerimle teslim ettim. Bunun için de ‘Bilirkişi Görevlendirme ve Teslim Tutanağı’ düzenlenir. O görevlendirme yazısına bakarsanız görürsünüz. Bilirkişiye, ‘Git sen şunun bir kopyasını al getir’ denmez. Katibim bile bilmez, bizzat kendi ellerimle kopyalayıp teslim ettim. Savcı Bey bilmiyorsa bilemem. Aslı ise üzerinde oynama olmaması için adli emanete alınır. Asılları zaten Genelkurmay da bulunur.
KOZMİK ODA’YA BİZ GİRMEDİK
Kozmik Oda’ya savcı olarak biz girmedik. Biz yan odalara girdik. Kozmik Oda’ya hâkim kendi bilirkişileriyle girdi. Elde ettiği verilerin bir bölümünün kopyasını savcılığa verdi. Diğer bölümünü ise Genelkurmay Başkanlığı’na teslim etti. Bilirkişiye teslim ettiğim harddisk tek bir tanedir. Bilirkişiyi, savcılık listesinden veya TÜBİTAK’tan seçeriz. Kafamıza göre bilirkişi seçemeyiz.”